Gazze ve Sonrası Üzerine

Batıdaki sivil halkın, -hükümetlerine rağmen- hareketliliğe bakıyorum,
Müslüman camia ve bütün bir ümmet olarak, sessizliğimizi, geç kalmışlığımızı düşünüyorum.
Kendimizi suçlamak kolay lakin çözüm değil. Anlamaya çalışıyorum.
Günlerdir vardığım bir netice şu:
Ne yapacağımızı bilmiyoruz.
Modern dönem ve toplumda ne yaparsak faydası olur, zararı mı fazla olur kestiremiyoruz.
Bu tereddütler bizi tutuklaştırıyor.
Birileri öne çıkıp iyi kötü birşeyler yapınca insanlar toplanıyor, destek oluyor, gücü nispetinde varlık gösteriyor.
Bilmek yetmiyor, amel de mühim.
Söylem yetmiyor, eylem de gerek.
Anlatıp gitmekle olmuyor, anlatmak yetmiyor.
Bize uygulamalı bir şekilde cihadı öğretecek hocalar lazım.
Gazze kurtulsun hele, sırada Doğu Türkistan var.
Diğer Müslüman azınlıklar. Müslüman fertler olarak, aktif bir döneme girmezsek, zulümler devam edecek. Ya da vahşet döngüsü tekerrür edecek. Son yüz, iki yüz yıldır olduğu gibi..
Çin için istikrarlı bir sivil toplum stratejisi geliştirmeli. Bu günlerden başlarsak, zamanı gelince (belki 40-50 yıl sonra) sesimiz güçlü çıkar.
Yoksa her felaket dönemi adetimiz üzere, yine kalkıp kalkıp otururuz.
Sapkın akım planları 70-80 yıllık uzun vadeli planların meyveleri, bugünlerde çığ etkisi yapıyor.
Müslümanlar bugün ayağa kalkmaya niyet ederse, belki yıllar sonra yürümeye başlayabilecek.
Önce sağlam bir niyet, sonra bir hedef ve plan, sonra azim ve istikrar lazım.

